12 Temmuz 2010

Şans mı? Çalışmak mı?

Ultra maratoncu.
Türkiye'deki dört ultra maratoncu arasındaki tek kadın
50 yaşında.
20 yıldır maraton, 10 yıldır ultra maraton koşuyor.
Dünyadaki en iyi 5 kadın ultra maratoncudan biri.
Son beş yıldır macera sporları ile uğraşıyor.

Neden Bakiye Duran'ı yazmak istedim?
Müthiş bir hikayesi var. Mücadelenin ve Mucizenin öyküsü!

Hayal etmenin, çalışmanın, insan hayatındaki zorluk gibi görünenlerin üstesinden gelindiğinde aslında nasıl birer mükafat olabileceğinin müthiş bir örneği.

Samsun'un bir köyünde çiftçi bir ailenin sekiz çocuğundan biri olarak dünyaya gelmiş.
Azimle çalışmış. Kimya ve beden öğretmeni olmuş.

Felsefesi; "yaptığın işi öyle yap ki, farkedilsin."

Küçük yaşta köy yollarında okula bir başına gidemeyeceği ve bu yüzden bir daha hiç böyle bir şansı olmayacağı için okula abileri ile gitmesi gerekmiş.
Bu yüzden de okula 5 yaşında başlamak zorunda kalmış.
Ev-okul arasındaki 5 km'lik yolu her gün koşa koşa gitmiş, koşa koşa gelmiş.
Karda kışta nehirleri, gölleri geçmiş.
Köyde koyunları gütmek için koşmuş.
Köpekler kovalayınca kaçmak için koşmuş.
Yağmur yağmadan, buğdayları toplamak için koşmuş.
Tezek yapmış, tırpan yapmış ama ne yaparsa yapsın hep en iyisini yapmış.

O yaşlarda en büyük hayali; pantalon giymek.
O şartlar için büyük bir hayal olsa da, onu da gerçekleştirmiş.

Bugünkü konumuna baktığımızda tüm bu zorlu hayat şartları, aslında onu bugünkü konumuna hazırlayan birer antreman olduğunu görüyoruz.


Yolu bir şekilde İstanbul'a düştüğünde ışığı Avrasya Maratonu'na katılması ile parlamış.
Bugün, dünyanın sayılı sporcuları arasında.
50 yaşında ama çöl yarışlarına, kuzey kutbu buz yarışlarına , dünya şampiyonasına katılacak bir enerjiye sahip.

Bir o kadar da vefalı. Doğduğu köyü de unutmamış.
Kazandıkları ile doğduğu köye 1000 armut, 1000 elma ağacı dikiyor.
Sulama teknolojisini götürerek, köyünün de kalkınmasına katkıda bulunuyor.

Başarısının sırrını ise şöyle tanımlıyor;
* Yaptığı her işi farklı yapmak.
* Bu süreçte kendini aşağı çekenlerden uzaklaşmak (ör; kız kardeşi eteğine yapılırken, o abilerine yapılıp traktör tamir etmeyi öğrenmiş. Böylece en az onlar kadar güçlü olmuş.)
* Hayal etmek
* Çok çalışmak
* Tüm bunların sonucunda da eşik enerjisini harekete geçirmek

Peki ya şans?
Belki şans da önemlidir ama insan önce çalışır, çalışır, çalışır, öğrenir, öğrenir, öğrenir.
Sonra bir an gelir hayat sizi alır ve yukarı doğru atar, sıçramanızı sağlar.
Bazıları buna şans adını verir ama şu da bir gerçek ki Pasteur'ün dediği gibi;
"Şans her zaman hazır akılları seçiyor."
Tıpkı Duran gibi...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder